7 Ağustos 2007 Salı

bik bik bik bik


niye özler ki insan bir diğerini? bir faydası var mıdır özlemin? ya da, özlemek insanın olmazsa olmaz duygusu mudur? insanı insan yapan şeylerden biri midir? hayvanlar da özler mi? ya da çiçekler? kediler özler mi? sadece somut özlenmez, soyut da özlenir. peki ama neden? sevdiğimizi gördüğümüz zaman hissettiğimiz heyecanı duymayı özleriz mesela. ya da ne bileyim, anneannemizin ellerinin kokusunu özleriz. ne anlamı var bunun? özlemek hiçbirşeyi değiştirmez ki! özler durursun senden çok uzaktaki ilk aşkını yıllar boyunca. canın yanar, gözün dünyayı görmez, için tükenir özlemekten. durup da "ne yapıyorum?" demezsin, özlersin öyle... kimse gelip sana "bravo! en çok sen özlemişsin" demez. hoş, dese de fark etmez. olur olmaz şeylere karşı bir özlem duyulur, acı- tatlı. kimi zaman gülümsetir özlem, kimi zaman karın boşluğundaki bir ateş topu gibi yanarak büyür, büyürken yanar, yakar. sonuç ne olur? hiç. sıfır. o zaman neden ki?vefa mı bunun sebebi? unutmak istememek mi? kin mi? kalbin kamçısı mı? sadece beyindeki fizyolojik bir takım süreçlerden mi ibaret? algılar mı sebep özlemeye? input- response mekanizması mı? miyelinizasyon mu?bir de hiç gelmeyecek olanı, topyekün kaybedileni özlemek var ki... off o en tuhafı.. hiç giremeyeceğim!

peki.. mesele şu.. mercanı çok özlemiştim, babasındaydı uzun zamandır. gittim tuttum kolundan, attım taksiye, eve getirdim yaramazımı. sonra koklaya koklaya sarıldım, bi öptüm, bi öptüm. o da beni özlemiş, kucağımdan inmedi. nazardan saklasın allah bebeğimi. sonra oturduk iple oynadık, yemek yedik. sonra sarıldık. mışıl mışıl uyuduk. tatlı tatlı rüyalar gördük.

Hiç yorum yok: