20 Temmuz 2007 Cuma

benzemez kimse sana



tüm gün ailemi düşündüm dün. anneannemi, dedemi, babamı ve en çok da annemi.. birlikte geçirdiğimiz zamanları, ettiğimiz kavgaları yaz tatillerimizi, babamın komikliklerini, anneanneciğim mükü'nün mis gibi yemeklerini, dedemin "efendime söyliyim" konulu panellerini, dayımın ev erkeği hallerini, yengemin her fırsatta uyumasını... türlü türlü şey geçti aklımdan.. ama nedense yemek unsuruna takıldım kaldım. bizim ailemizde yemek yemek ritüelize bir haldeydi çünkü bir zamanlar. tüm aile büyüklerinin toplandığı dev masalar kurulur, anneannemle annem, dedemin istediği ve sonradan kendisi pişirmiş gibi anlatacağı yemekleri pişirmek için tüm günlerini mutfakta geçirirlerdi. dedem de "bi incik pişirdim, yanına da iç pilav yaptım.. ekmek kadayıfıyla çok güzel yedik" diye anlatırdı eşe dosta. çoluk çocuk toplanırdık masanın etrafına, gülüş cümbüş yemek yerdik.. patlama derecesinde karın doyurmaksa bizim ailenin masadan kalkma ölçütüydü çocuklar için. yemek ve yedirmek, masanın etrafında çok insan olması mutluluk sebebiydi. okuldan çıkıp anneanneme gittiğimde, kapının açılmasıyla hazırlanan yemeğin kokusu gelirdi burnuma. etli pırasa dolması, arpa şehriyeli tavuk çorbası, sulu köfte, zeytinyağlı ıspanak, ev eriştesi anneannemin günlük yemeklerinden bir kaçıydı. bir de buzdolabında her daim yenmeyi bekleyen tazecik sütlaçlarla anneannemin evde yaptığı yoğurt!
anneannem yaşlanmaya başladığında artık önemli gün yemekleri anneme kalmıştı. dedem "sümüklü" derdi anneme, "bi helva yap da yiyelim". emirdi bu, yapılırdı, kalp hastası dedem de ağzını şapırdata şapırdata yerdi. annem bir de zeytinyağlı dolma konusunda ustalaştı dedemin gözünde zaman içinde. başka dolmalara bakmazdı bile. mükünün de işine gelir, o çok uğraştıran yemeği annemin yapmasına göz yumardı. oysa mutfak anneannemin mabediydi. kimseyi yaklaştırmazdı.
mükü'nün yemekleri efsaneydi bir zamanlar. onun elinden yemek yememmiş bir kişi bile tanımıyorum bizim eski çevrede. annem de ondan öğrenmiş yemek yapmayı haliyle, yumurta kırsa tadı başka oluyor gibi geliyor bana. belki herkesin annesinin yumurtası kendisine başka geliyordur bilmiyorum ama, annemin elinin lezzeti kimsede yok! ben de annemden öğrendim yemek yapmayı ama kendi yaptığım yemekler bana hiç de lezzetli gelmiyor şimdilerde. annemin ve mükü'nün yemekleri gibi olmuyor.
işte dün bu gazla soluğu mutfakta aldım iş çıkışında ve annemin zeytinyağlı biber dolmasıyla patatesli kabaklı böreğinden yaptım bizim kızlara. ikisi alman biri israilli olan ev arkadaşlarım parmaklarını yediler tabiri caizse ama ben bir türlü beğenemedim yaptıklarımı. bir şey eksikti.. dolmanın baharı mı azdı? yoksa brek yağsız mı olmuştu? yoo.. ölçüler tamdı. sanırım annemin eli eksikti. dolmanın suyunu o koysaydı ya da böreği o dilimleseydi, her şey tam olacaktı belki. ev arkadaşlarıma afiyet olsundu. ben yemeyecekti!

Hiç yorum yok: