17 Nisan 2010 Cumartesi

diyelim ki


diyelim ki çok önceden karşılaşmıştınız ama tanışmıyordunuz. birbiriniz hakkında zerre fikriniz yoktu. öylece geçip gitmiştiniz aynı sokaktan aynı anda. ya da aynı konserdeydiniz. ortak arkadaşlarınız bile vardı belki. sonra kadere bak ki tanıştınız.  birbiriniz hakkında öğrendikleriniz pek hoşunuza gitmese de siz birbirinizin çok hoşuna gittiniz. doğal olarak da birbirinizi ittiniz. ya da bir taraf itti, diğeri de gitti tabi. belki biraz çabaladı önce. sonra gitti. gitmesini istemediniz ama şartlar böyleydi, rolünüzü yaptınız. birbirinizi gizliden takip ettiniz. çaktırmadan ya da çaktırmaya çalışarak mesajlar gönderdiniz. içiniz burkuldu hep bir cevap beklerken. cevapları aldığınızda olumlu ya da olumsuz da olsalar, hep içiniz burkuldu. özlediniz. özleyince kaçtınız.  kaçamamak ağır geldi. teslim olmadınız. olamazdınız çünkü hayattasınız. 
şimdi diyelim ki yarın öleceksiniz, siz ya da öteki. ki hayatımızdaki tek gerçek de bu. 
kaçar mıydınız? kaçmayın. 

Hiç yorum yok: