14 Ağustos 2009 Cuma

acımak küfürdür

bu akşam iş dönüşü eve yürürken, ayağı aksayan genç ve güzel bi kız gördüm. içimden "allahım şifa ver" dedim otomatik olarak. sonra tüm kafamın kıpkırmızı kestiğini farkettim. çok utandım. ben kimim ki o kızın aksayan ayağına bahane bulup, onu bir illet görüp, onun yerine şifa istiyorum?  ve o kızın hepimizin ulaşmaya çalıştığı öze benden daha uzak ya da yakın olup olmadığını ben nasıl bilebilirim? bu noktada yine bi acıma duygusu kapladı içimi. ancak bu kez kendi cehaletime acıdım. yüzümü kapatıp ağlamak ve yok olmak istedim hatta. tek acınası şeyin bu olduğuna hükmetti kalbim. anladım ki ikilikler devam ediyor son hız. bu yolda bir katre ilerlemek kısmet olmamış. buna da şükrettim. çok şükür ki bunu gördüm en azından. sabır ne engin bi meleke. ama ulaşılmak istenen bu kadar güzelken, düşününce bile insanın göz pınarlarını dolduran bir coşku peyda ediyorken, sabretmek.. kendini bilmek için sabretmek.. sabretmek!

2 yorum:

Elmoş dedi ki...

Ranazım, kimlerle arkadaşlık ediyorsun, ULAN? Adnanhocacı mı oldun? Meditasyona, yogaya mı başladın yoksa? Her iki durumda da popona bir şaplak.

RanaR dedi ki...

karabaş-ı veli'deyiz hacım, ortam kopuyo!