sinan ilen aslı evlendiler, biz de alkış tuttuk. canlarım, kuzularım! bi yastıkta kocamasınlar, bi yastıka hep böle genç kalsınlar inşallah!
29 Haziran 2009 Pazartesi
newly, happily wed!
sinan ilen aslı evlendiler, biz de alkış tuttuk. canlarım, kuzularım! bi yastıkta kocamasınlar, bi yastıka hep böle genç kalsınlar inşallah!
27 Haziran 2009 Cumartesi
you rocked my world michael!



michael jackson öldü! hani "get lan hayatta öle bişi olmaz" diyeceğiniz türden bişi bu be.. inanılması çok güç ki ben hala inanmıyorum kendimce. oldukça da haklı sebeplerim var inanmamak için. bakınız misal, elvis'in öldüğüne de inanmıyoruz değil mi? (ben inanmıyorum). çünkü elvis de son zamanlarında eskiden hayran olunan elvis'ten bi hayli uzaklaşmış, bir- iki tonluk bir deniz anasına dönüşmüştü. dans mans hak getire.. gittikçe de kötülediği için, dünya çapında bi star'ın bu hallerinin ve daha kötülerinin insanlar tarafından görülmesi pek hoş sonuçlara yol açmayacaktı. netekim elvis, eleştirilmeye, aşağılanmaya başlamıştı bile.. o da ne yaptı? "öldüm ben kardeşim, hadi bakalım" dedi, mutlu mesut bir deniz anası olarak yaşamına devam etti gözlerden ve tüm acımasız eleştirilerden uzak. michael için de aynısı geçerli değil mi? adamın derisini beyazlatması, burnunun düşmesi, pedofililiği, müslüman olması bilmemne derken, son olarak kulağının eridiği falan çıktı basına. ortalarda gözüktüğünde ise afgan kadınlarını andıran bi tiple karşımıza çıkıyordu ki vay haline zavallı michael'ın. e düşüş bu denli zalimce ve acı getirilerle geliyorsa, michael de ne yapsın, o da elvis gibi, "öldüm ben kardeşim, hadi bakalım" dedi ve bence şu an saklanıyor gizli bir delikte.. o delik de artık ne melem bir şatoysa.. komplo teorimi sizlere sunduktan sonra michael hakkında bir kaç gerçekten bahsetmek isterim.. michael bilindiği gibi derisini falan beyazlatma peşinde değildi.. zencilerde oluşumu çok nadir görülen vitiligo, yani sedef benzeri bir hastalığa sahipti michael. bu hastalık nedeniyle vücudunda, özellikle de yüzünde beyaz lekeler oluşmaktaydı. başta bu lekeleri koyu renk makyajla kapatan michael, seneler içinde beyaz lekeler siyah teninden fazlalaşınca, siyah kalan yerleri beyazlatmaya başlamıştı. yani adam beyaz olma manyağı değil, sadece ve sadece hasta idi. pedofilik davranışlarına gelirsek, michael henüz çocukken şöhretle tanışmış, çocukluğunu yaşayamamış, hemencecik büyümek zorunda kalmış bir kardeşimizdi. evinin de koskoca bir lunapark olması bunu çok net gözler önüne seriyor zannedersem. hakkında pek çok aile, "ay bu edepsiz çocuğumuzu taciz ettiiğğ" şeklinde suçlamalar yönlendirmiş, ancak çocuklarda her hangi bir fiili livata bulgusuna rastlanmamıştı. michael sadece çocuklarla uyuyordu. tamam bu da normal değil ama, ne diyorum, adam minnacıkken michael jackson olmuş anacım, kafaları o sıyırmasın da biz mi sıyıralım yani? belki kaçırdığı çocukluğunu, etrafında mümkün olduğunca fazla çocuk bulundurarak geri kazanmaya çalışma gibi bi psikozu vardı, bilinmez.. velhasıl, dün gülce'yle de konuştuğumuz gibi bence zaten michael'ın seksle bilmenmeyle pek alakası kalmamış, amorf, aseksüel bir idol halini almıştı kendisi.. yani sadece bir "idol"dü bizce, cinsiyeti yoktu, önemli de değildi. hiç bir zaman ne çok erkeksi, ne çok feminen olmamıştı. bu nedenle sapıklığı bilmemnesi de olamazdı bize göre (gülceyle ben otoriteyiz bu konuda, evet)
25 Haziran 2009 Perşembe
my oh my!

placebo konserinden az önce geldim eve..
19 Haziran 2009 Cuma
gibi..
anlamadığınız yeri sorun köşesi

apartmanın elektriklerinin kesilmesinin yanı sıra bize şubattan beri "az kullanım"dan ötürü elektrik faturası gelmemesi nedir? (ispiyonlayanıikikaşınınortasındanvururumyakarımgençliğimispor)
14 Haziran 2009 Pazar
mor saçlı RanaR, onurtan karşılar.. lar.. lar..
onurtan bebek geldi amsterdam'dan bu kez de.onu da çok özlemişim, öptüm hep, sevdim, sevdim! canım kuşum benim, pozlara bak, yakşıklı eşek!
11 Haziran 2009 Perşembe
pi-es
arkada bu çalsın 43

I keep a close watch on this heart of mine
I keep my eyes wide open all the time
I keep the ends out for the tie that binds
because you're mine, I walk the line
I find it very, very easy to be true
I find myself alone when each day is through
yes, I'll admit that I'm a fool for you
because you're mine, I walk the line
as sure as night is dark and day is light
I keep you on my mind both day and night
and happiness I've known proves that it's right
because you're mine, I walk the line
you've got a way to keep me on your side
you give me cause for love that I can't hide
for you I know I'd even try to turn the tide
because you're mine, I walk the line
I keep a close watch on this heart of mine
I keep my eyes wide open all the time
I keep the ends out for the tie that binds
because you're mine, I walk the line
what now my love?

ne çok şikayet ediyoruz di mi? (eheheh iclal aydın gibi) ama bi dikkat edin yahu, sabah akşam ağlanmalardayız. hayır, bişey de olmuyor ki şikayet edince. manitam aramadı, bikbik! işim çok iyrenç, bikbik! ay fönüm bozuldu, aynen bikbik!.. ver negatifi evrene, ver negatifi evrene.. sonra aman niye aşk devri bitti, niye güç devri bitti.. bak ona bile şikayet! otur bi bak hayata, bi kabule geç ne biliyim en kötü ihtimalle bi "varım lan" de falan.. ama yook! bik bik edince konuşacak, ilgilenilecek şeyler yaratıyoruz ya, amman bitmesin! kafa ütüledikçe oh be diyesimiz gelir olmuş. bi sus di mi? bi şükret! nayn! kediler şikayet ediyor mu güzel arkadaşım, mamamın tuzu fazla diye? mır mır yiyor hayvanceyiz! ya da ağaç diyo mu "aga bi tutunacak dalım yok şu hayatta, çok yalnızım"? efkarnan, bunaltıynan bi yere gelemedik mülyon senedir, hala devam acılı arabeske! aferin be! aferin bize! (bak bu da şikayet aslında.. di mi?)
8 Haziran 2009 Pazartesi
hush.. hush.. daarlin'




sevgili arkadaşım ilkor ve üç ortağı kadıköy'de şahane bir hostel&cafe&sanat merkezi açtılar! cumartesi günü de açılış partisi vardı, şahaneydi bilmemne.. baya emek harcadılar, inşallah en iyi şekilde de yürütürler.