18 Nisan 2009 Cumartesi

vedat abi


eski evimde otururken bi rakı partisi vermiştik bizim terasta cümbür cemaat. mastır'dan barış diye gasteci bi arkadaşım da gelmişti yanında bi arkadaşıyla. hepimizin beyni rakı içinde yüzdüğü ve pamuk helvaya dönmüş olduğumuz için bu komik, aksi, somurtkan (hepsi aynı anda nasıl oluyor bilmiyorum ama oluyor) dayıyı tanımamıştık. bi tek sinan durup durup "vedat abi ben seni bi yerden çıkarıcam ya" diyordu.. biz de "aasteget lan ibişspor! hahahah" şeklinde ortaçağ yorumları yapıp "mucck" çekiyorduk sinan'a iki karış açık ağızlarımızdan tükürükler saça saça.. (şu an gerçekten lise arkadaşlarımla hala devam eden ilişkimin karşılıklı aşağılamalar ve regrese davranışlar örüntüsünden müteşekkil olduğunu farkettim.. birbirimizi öldürür rahatlarız herhalde en sonunda). ertesi gün okulda barış gelip, "lan amma uzattınız ha vedat abiyi tanımama numarasını. sizin adınıza ben insanlığından utandım be!" diyince suratımın hanzoca ifadesinden olsa gerek, "yuh! vedat özdemiroğlu be" şeklinde bir açıklama şeyetmişti. sonra geçen, annemde televizyona bakarken, reklamlarda gördüm vedat özdemiroğlu'nu, "aa vedat abiii!" dedim. ablam uyuz oldu, kalktı odasına gitti. ben de salakça güldüm reklama bakıp bakıp. neyse.. bu haftaki uykusuz yazısında yeterince gülemediğimi hissedip başarısızlık kaygısı yaşadım, o kadar diyim.. zaten okumuşunuzdur, bendeki de laf!... bu arada blogdan reklam yapmam da "bitsin artık" yaa... (hiç çaktırmadan gönderme yaptım ha..)

Hiç yorum yok: