8 Ocak 2008 Salı

siyah kuşaklı kayıp kuşak


uzun süredir ağlıyorum. her dakikam göz yaşları içinde geçiyor. ve artık anladım. içinden çıkamayacağım kadar büyük bir oyunun içindeymişim. ben bu hayatı beceremiyorum. elime yüzüme bulaştırdım geleceğimi şimdiden. cenin pozisyonunda saklanasım var, karanlık bir odada, bir kaç on yıl boyunca. ne gelir ki elden artık... biten bitti. aile, eş, çoluk- çocuk yok benim önümde artık ve yine biliyorum. kayıp gençliğim hala benimle. neyse ki hala gencim en azından bile diyemiyorum kendime. çünkü hiç de genç gibi gözükmüyorum artık, biliyorum. genç gibi de hissetmiyorum. hayatta kalmak için günlük rutinlerini sürdürmek zorunda olan bir et yığınıyım sadece. "yine mi depresyon be aman be!" demeyin hiç. o bir kaç ay önce salıverdiğimi söylediğim sıkıntılar, sessiz bir kapı kapanışıyla birlikte geri geldi. aslında belki de sadece gizlenmişlerdi. düşünmeden yaşadığım için bunu da bilemiyorum şu anda, ne desem boş. hiç ninjalık edesim, ani bir atakla düşük duygudurumumdan silkinip zıplayasım falan da yok artık. ne desem boş. sağlığım kötüye gitmeseydi bunları belki yapabilirdim ama, bu vücut izin vermiyor artık devam etmeme. ne desem boş.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

gercekten ekleyeek bir kelime bulamadım tam anlamıyla anlatmışsın herseyi ne diyeyim

RanaR dedi ki...

teşekkürler. kötü dönemlerdi, izi kalsa da geçti, geçsin, hep geçer herkes için umarım...